1.200 TL VE ÜZERİ ALIŞVERİŞLERDE KARGO ÜCRETSİZ!
Hoş geldiniz
Hızlı ve güvenli alışverişe giriş yapın!
Henüz üye değil misiniz?
Kolayca üye olabilirsiniz!

Sirkenin Hikayesi

Gelin sirkenin ne olduğuna biraz yakından bakalım.

Konuya biraz geriden gelerek bakarsak görüyoruz ki, modern yaşam bizi biraz incitmiş. Kapitalizmin yükselişiyle birlikte artan pazar ihtiyacı, her sorunumuza farklı çözüm getirdi. Öyle ki 50 yıl öncesine kadar tüm bedenini aynı sabunla yıkayan insanlık, bu sabunun yerini bin türlü farklı kozmetik ürünüyle doldurdu.

Boyalı saçlar için, kırık saçlar için, ince saçlar için, yumuşak saçlar için, dökülen saçlar için ayrı ayrı şampuanlar, saç kremleri, vücut jelleri, losyonlar derken banyoda insanın kendisine yer kalmadı.

Renklileri, beyazları, siyahları ayrı deterjanlarla yıkadık, yumuşatıcılarla yumuşacık yaptık, geliştirilmiş formüllü leke sökücülerle çıkmaz denen lekeleri çıkardık.

Bulaşıklarımız sünger değdiği anda pırıl pırıl oldu, en azından reklamlarda öyle gördük. 50 yıldır her reklamda her deterjan yenilenen formülüyle artık daha iyi temizlediğini iddia etti. Beyazlar daha beyaz, bulaşıklar daha parlak, saçlar daha dolgun olurken insanlık günden güne eridi, kanserden, sirozdan başımızı kaldıramaz olduk. Sadece kendimize yapmadık, bedenimizi o kadar kirlettik ki çocuklarımıza da genetik hastalıklar geçirdik.

Doğaya da büyük kötülük yaptık, çünkü bu kimyasallar gider borusuna gittiğinde kaybolmadı. Oradan kanalizasyona, denizlere aktı, deniz canlılarına, yeraltı sularına karıştı, buhar olup yükseldi, yağmur olup üstümüze yağdı.

Oysa marketlerin temizlik reyonlarını tıka basa dolduran, televizyonlarda bangır bangır reklamı yayınlanan binlerce ürünün tek karşılığı vardı: Sirke!

Sirke, tarih boyunca en değerli tüketim maddelerinden biriydi. Sirke hakkında bilinen en eski kaynaklar, Babillere dayanıyor, ta beş bin yıl öncesine.

Asurlular kulak ağrısı için, Mısırlı kadınlar cilt bakımı için kullanmışlar. Hipokrat ilaç yapmış, Romalılar çorba… Zhou Hanedanı zamanında Çin sarayında sirke ustaları kıymetli personelden sayılırmış.

Büyük İskender Alp Dağları’nı aşarken kayaları patlatmak için, Amerikan İç Savaşı’nda güneyliler yaraları iyileştirmek için kullanmış.

Avrupa’da sirkeyi ilk Fransızlar öğrenmiş. Orleans bölgesinde geliştirdikleri teknikler bugün bile artizan sirke yapımında “Orleans metodu” olarak yer alır.

Savaşlarda yaraları sarmış, barışta hayata lezzet katmış sirke.

Sonra Louis Pasteur “bu meyvelerin sirkeye dönüşmesini sağlayan şey bakteri ya!” demiş, olayı çözen insanoğlu sirkenin mayalandırma sürecini hızlandırarak çok daha ucuza üretmenin yolunu bulmuş.

Bulmuş ama fabrikasyon yöntemlerle hızlıca üretilen sirkeler sadece lezzet katmışlar yemeklere, başka da işe yaramamışlar.

Haliyle ortam yepyeni temizlik, kozmetik ve kişisel bakım ürünlerine kalmış.

Peki, biz o eski sağlıklı günlerimize dönemez miyiz?

Şansımız azalsa da, tren kaçmış değil.

Sirkeyi öğrenmemiz, tanımamız gerek. Sirke aslında çok basit bir şey, belki de o nedenle yaramıyor kapitalizmin işine.

Neredeyse her bitkiden elde edilebilen sirke, temelde bitkinin içindeki etanolün oksidasyonu sonucunda elde edilen bir sıvıdır.

Tüm sirkeler %3-%8 oranında asit içerirler. Bu asetik asit, tartarik asit veya sitrik asit olabilir.

Hepsi bu kadar.

Biz Nasıl Yapıyoruz?

Bizim sirke yaptığımız yönteme bir sürü modern isim takıldı. Kimisi artizan üretim dedi, kimisi Orleans metodu dedi. Bu yöntemle yapılan sirkelere sirke analı sirke diyenler de var, filtre edilmemiş ham sirke diyen de.

Biz Annane sirkesi diyoruz. Modern tanımlarla pek işimiz yok.

Çünkü biz sirke yapmayı anneannemizden öğrendik. O sadece belli başlı meyvelerden sirke yapardı, biz tekniği iyice çözüp bu işe âşık olunca menümüze başka meyveler ve bitkiler ekledik. 2010 yılından beri bu işle takıntı seviyesinde uğraşıyoruz.

Sirkelerimizin fermantasyonunu doğru ortamlarda, uzun süreli olarak gerçekleştiriyoruz. Kurulumdan şişelenme aşamasına kadar hem teknik ölçümlerini yapıyor, hem de bizzat tadım yaparak kontrol ediyoruz.

Sirkelerin olgunlaşıp maksimum aromaya ulaştığını tespit ettiğimiz anda, sirkesine göre değişen sürelerde dinlendirmeye alıyoruz.

Sirkelerimiz ihtiyaç müddetince dinlendikten sonra şişeleme aşamasına geçiyoruz. Şişeledikten sonra güneş görmeyen, serin bir ortamda size kavuşmak için beklemeye başlıyorlar.

Sirkelerimizi pastörizasyon işleminden geçirmediğimiz ve filtre etmediğimiz için, her şişede sirke anasından bir parça bulunur. Bu bazen şişenin ağzında “mini ana” dediğimiz bir parça olarak, bazen de şişenin diplerinde ipliksi ya da bulutsu şekillerde görülür. Bu durum, sirkenin canlı olduğunu ve fermantasyonun devam ettiğini gösterir.

Bu nedenle sirkelerimizin renkleri birbirinden farklı tonlarda olabilir.

Sirkelerimiz kısaca bu şekilde.

Kullanımına gelirsek...

Sirke kullanırken sizin için lezzet önemliyse çalkalamadan, besin değeri önemliyse çalkalayarak kullanmanızı tavsiye ederiz.

Maksimum lezzet ve besin değeri için sirkelerimizi serin ve karanlık ortamda saklayınız. Kapağı açıldıktan sonra, her kullanımın ardından kapağını sıkıca kapatarak buzdolabında muhafaza ediniz. Ağzı açık bırakıldığında veya sıcak ortamda kaldığında fermantasyon hızlanacak ve sirkenin aroması değişecektir.

Sirkelerimize her ne amaçla olursa olsun hiçbir katkı maddesi eklemiyoruz. Çünkü biz sadece sağlık amacıyla sirke yapıyoruz. Marketlerde daha ucuza satılan çeşit çeşit fabrikasyon sirke var, lütfen Annane sirkelerini bu tip ürünlerle kıyaslamayınız.

Annane sirkelerini kullanabileceğiniz alanlar bu nedenle çok çeşitli. Tıpkı 5.000 yıl önce Babillilerin yaptığı gibi…

Dilerseniz saf olarak içebilir, dilerseniz sulandırarak oksimel yapabilir, dilerseniz sirkencübin hazırlayabilirsiniz.

Dilerseniz chutney dilerseniz lahana turşusu yaparken, ister vinegret ister relish yaparken, her türlü soslarınızda, tüm marine işlemlerinizde kullanabilirsiniz.

Elbette salata, çorba ve yemeklerinizde de gönül rahatlığıyla kullanabilirsiniz.

Baştan hatırlatalım, “ben sirkenin kokusunu sevmiyorum,” demek biraz önyargı oluyor. İster temizlik ister gıda olarak kullanın, kokusu ve lezzeti size uygun olan bir sirke mutlaka vardır.

YEMEK DIŞINDA NERELERDE KULLANILIR?

Sağlık

Sabahları aç karnına suyla karıştırılarak içilecek bir çay bardağı sirkenin vücuda sayılamayacak kadar çok yararı vardır.

Sirke her şeyi temizler. Aç karnına içilen sirke böbreklere, dalaklara, ciğerlere, mideye, bağırsaklara, kısaca tüm iç organlara nüfuz eder, mikropları kırar. Bağışıklık sistemine destek vererek virüs ve mikroplarla savaşmasına yardımcı olur.

Hazımsızlık çekiyorsanız yemekten önce yarım bardak sirke içmek hiçbir maden suyunun veremeyeceği güçte etki eder. Mide asidik bir ortamdır. Asit seviyesi düşerse besinleri parçalayamaz ve hazımsızlık çekersiniz. Sirke, midenin asit seviyesini düzenleyerek hazmı kolaylaştırır.

Solunum yoluyla bulaşan hastalıklardan korunmak istiyorsanız her riskli ortamdan sonra ağzınızı sirkeyle çalkalayarak virüsleri ortadan kaldırabilirsiniz.

Ağzınızda yara varsa ağzınızı sirkeyle çalkalayın, geçecektir.

Kişisel Bakım

Sirke saç dökülmesini engeller. Saçların daha dolgun görünmesini sağlamaz, saç köklerini besleyerek saçları gerçekten dolgunlaştırır.

Saçlarınızı sirkeyle yıkayabilirsiniz. S
aç kremine ihtiyacınız olmaz, saçlarınız pırıl pırıl olur.

Sirkeyi cildinizde tonik olarak kullanabilirsiniz.

Birçok sirke türü, yanıklara, yaralara, sinek ve böcek sokmalarına iyi gelir, yaranın daha hızlı kapanmasını, yanıkların hızlı geçmesini ve kaşıntının azalmasını sağlarlar. İhtiyacınıza göre farklı sirkeler deneyebilirsiniz.

Genel Temizlik

Biraz sulandırdığınız sirke ile evdeki halıları da camları da silebilirsiniz. Sirkeyle silinen cam ve aynalar ışıl ışıl olurlar.

Porselen ve fayansları sirkeyle silerseniz hem kireci çözer, hem ışıltı verir.

Aynısı çelik armatürler için de geçerlidir. Pahalı kireç sökücülere ihtiyacınız yok. Sirke ve suyu karıştırarak muslukları, duş kordonlarını, lavaboları, küvetleri, kısaca her yeri silebilirsiniz.

Çamaşır makinesinin yumuşatıcı gözüne koyulacak bir miktar sirke hem deterjan kalıntılarını giderir hem de mikropları kırar.

Paslanmış metallerdeki pası kırar.

Tekstil ürünlerindeki zorlu lekeleri çıkarır. 24 saat sirkede bekletilen bir kumaşta zorlu lekelerden eser kalmaz.

Araç Temizliği

Aracınızın cam suyuna bir miktar sirke eklerseniz cama yapışan sinek ve çeşitli haşarat izlerinden kolayca kurtulabilirsiniz.

Aracınızın jantlarını ve krom parçalarını sirkeyle silerek pırıl pırıl yapabilirsiniz.

Camları içeriden sirkeli suyla silmek araç camlarının buhar yapmasının uzun bir süre önüne geçer.

BAZI İPUÇLARI

Sirke etteki protein yapısını bozduğundan, et marine ederken en son kullanılması gereken katkıdır.

Sirke, yapısı gereği alüminyum, demir ve bakır kapları bozabilir. O nedenle sirkeli yemek veya soslar hazırlarken ahşap, cam, emaye veya çelik kaplar kullanın.

Yumurta haşlarken kabuğun kırılmamasını veya kolayca soyulmasını istiyorsanız, haşlama suyuna bir kaşık sirke, biraz da tuz ekleyin.

Sebze yemeklerinizde sebzelerin rengini korumasını isterseniz yemek suyuna sirke ekleyin. Doğradığınız sebzeleri pişirmeden önce iki ölçek sirke, iki ölçek limon suyu eklediğiniz bir tas suda bekletirseniz renkleri capcanlı olacaktır.

Soğan doğramadan önce ellerinizi sirkeyle yıkarsanız soğan kokusu ellerinize sinmez.

Kedi veya köpeğinizi sirkeli bezle sildiğinizde pire ve bit gibi haşarattan kurtarabilirsiniz.

Sözün özü, sirke dünyadaki en yararlı sıvılardan biridir. Doğru sirkeyi sofradan ve evden eksik etmemek gerekir.

Şimdiden afiyet olsun.
IdeaSoft® | Akıllı E-Ticaret paketleri ile hazırlanmıştır.