1.200 TL VE ÜZERİ ALIŞVERİŞLERDE KARGO ÜCRETSİZ!
Hoş geldiniz
Hızlı ve güvenli alışverişe giriş yapın!
Henüz üye değil misiniz?
Kolayca üye olabilirsiniz!

Hakkımızda



Merhaba!

Bizim hikâyemiz çok basit. Bunu size anlatmak istiyoruz.

Biz normalde ticaret erbabıyız. Yıllarca ticaret yaptık, çeşitli sektörlerde güzel şeyler ürettik, sadece vatanımızda değil birçok ülkede hem aldık, hem sattık.

Şehirde takım elbiselerle, beyaz gömleklerle dolaşsak bile doğadan bir türlü kopamadık. Her fırsatta doğaya kaçtık, orman meyvelerinin, arı kovanlarının peşine düştük. Ömrümüzün bir kısmı ışıltılı ofislerde “meeting set ederek”, bir kısmı da ormanlarda, bahçelerde, kamplarda doğayla bütünleşerek geçti. Ancak artık takım elbiselerimizi çıkardık. Çünkü bilirsiniz, beyaz giyince toz oluyor.

En sıkı hobimiz doğadan topladığımız ve bahçelerimizde yetiştirdiğimiz meyveleri çeşitli gıdalara dönüştürmek oldu. Bundan da en çok yakın çevremiz yararlandı, sonuçta kim yiyecek o kadar pekmezi!

Bahçe demişken, çalışma hayatımız boyunca AVM dikmelik arsalar yerine fidan dikmelik tarlalara yatırım yaptık. Bu sayede çeşitli yerlerde bahçelerimiz oldu.

Kampçılık ve gezginlik bize çok şey öğretti. Hem Anadolu şehirlerinde hem Avrupa ülkelerinde kültürel turlara çıktık, geleneksel mutfakları araştırdık. Çiftçilerle, gıda üreticileriyle yarenlik ettik. Bir yandan da okuduk. Kadim şifa yöntemlerini, tarım tekniklerini, gıda alışkanlıklarını, gıdanın tarih boyunca değişimini... Okudukça, gezdikçe ve araştırdıkça aydınlandık.

Gördük ki kimyasal katkılar, sahte gıdalar her yanı sarmış. İnsanların sahteliğine kızardık ama insanı yedikleri şekillendirir. Yediği gıda, soluduğu hava sahteyse kendi de ister istemez sahteleşir. Yanlış gıda insanın sadece fiziksel değil, mental sağlığını da bozar.

Bunu bir kenara yazdık.

Öte yandan, küresel sermayenin tarım ve hayvancılığa açtığı savaşın da farkına vardık. Küresel ısınma, iklim krizi gibi bahanelerle binlerce yıldır süregelen tarım ve beslenme alışkanlıklarını değiştirmek için çaba sarf ettiklerini,  küçük çiftçileri yok edip bütün gıda üretimini birkaç şirketin tekeline bırakmak üzere çalıştıklarını gördük.

Önümüzdeki yılların su ve gıda krizleriyle geçeceğini anladık. Madem bilgi ve tecrübe sahibiyiz, kendimiz ve sevdiklerimiz için bu konuda elimizden geleni yapmalıyız dedik.

Büyük yatırımlarla endüstriyel üretim yapmayalım, sadece kendi gıdamızı yetiştirelim istedik. Ancak sonradan fark ettik ki büyük üretim yapmanın riskli olması kadar, belli boyutların altında üretim yapmak da verimsiz oluyor.

Biz de hobimizi işe dönüştürerek, kendimiz için ürettiğimiz gıdayı herkesle paylaşmaya karar verdik. Tarımı dedemizden, tarım ürünlerini işlemeyi anneannemizden öğrenmiştik. Kendimiz de çok araştırdık ama temellerimizi atalarımızdan aldık. Hem geleneklerimizi, ananelerimizi unutmayalım, hem de anneannemizin bize verdiği emekleri hatırlayalım, doğru yoldan ayrılmayalım diye düşünerek şirketimize ANNANE ismini verdik.

Ve hayatımızın kalanını gerçek gıdayı aramaya adadık.

Nasıl mı?

Tekirdağ’da üzüm bağımız, Çanakkale’de zeytinliğimiz ve çeşitli bahçelerimiz var. Bu bahçelerde hiçbir tarım ilacı ve kimyasal gübre kullanmadan tarım yapıyoruz. Daha çok ürün almak, zararlılardan korunmak veya diğer bahanelerle hiçbir zehir kullanmıyoruz. Topraktan ne gelirse razıyız.

Zeytinliğimizden topladığımız zeytinlerden soğuk sızma zeytinyağları üretiyor, zeytinyağı gerektiren ürünlerimizde kullanıyoruz. Zeytinliğimizde incirden kayısıya, nardan Antep fıstığına kadar çeşit çeşit meyve ağacı var, onların meyveleri de oyuna dahil oluyor.

Tarlalarımızın bir kısmında ata tohumu buğday çeşitleri, bir kısmında da dönemine göre domates, kabak, çilek, havuç gibi sebze ve meyveler yetiştiriyoruz.

Tıbbi aromatik bitki bahçelerimizde lavanta, biberiye, gül, ekinezya, kadife çiçeği, mercanköşk gibi bitkiler yetiştiriyor, çeşitli sirkeler ve yağlar yapıyoruz.

Kaz Dağı’nın florası oldukça zengin. Bahçelerimizde yaptığımız üretimin yanı sıra doğadan da çeşitli çiçekler ve orman meyveleri topluyoruz. Kuşburnu, kızılcık, alıç, güvem, kocayemiş, sarı kantaron, hayıt, gelincik, kekik gibi çeşitli güzellikleri toplamak için dağda uzun gezilere çıkıyoruz.

Kaz Dağı’nı dolaşan arılarımız mevsime göre çam balı, çiçek balı, kestane balı, meşe balı veriyorlar bize.

Elde ettiğimiz tarım ürünlerini tesisimize getirip işliyoruz. Üretim aşamasında raf ömrünü uzatmak, göze hoş görünmesini sağlamak veya lezzetini artırmak gibi bahanelerle herhangi bir katkı kullanmıyoruz. Katkı kullanmamızı gerektirecek ürünleri üretmiyoruz. O nedenle ürün yelpazemiz çok geniş değil.

Halden, pazardan, üreticisini tanımadığımız meyveler satın almıyoruz. Bizim dedemizden öğrenip de yaptığımız bu işe şimdilerde birileri "iyi tarım, organik tarım" falan diyorlar.

Çok fazla ürün çeşidimiz yok. Çok büyük bir üretim tesisimiz de yok. Yetişebildiğimiz kadar, kontrolü yitirmeyeceğimiz miktarlarda ürün yapıyoruz.

Her meyvenin ürününü sadece mevsiminde üretebiliyoruz. Kışın ortasında çilek sirkesi, yazın ortasında üzüm pekmezi olmuyor. Piyasada yapanlar var da, bize uymuyor.

Hedefimiz gerçek gıdaya ulaşabilmek. Organikmiş, bio bilmemneymiş, o konularla ilgilenmiyoruz. Mevcut sistemin vereceği ödül veya sertifikalar çok da umurumuzda değil.

Üretim tesisimiz ve ofisimiz Çanakkale’nin sevimli ilçesi Bayramiç’te. Önceden haber vermek şartıyla dilediğiniz zaman ziyarete gelebilir, kahvemizi içebilirsiniz.

Şimdiden afiyet olsun.

IdeaSoft® | Akıllı E-Ticaret paketleri ile hazırlanmıştır.